6 Mart 2009 Cuma

Deli deli dalgalar


Sıcak bir Ağustos günü Annemle babamın bizi Amcamlara bırakarak yeşillikler arasında kaybolan o dik yokuştan inişini ve nasıl korktuğumu bugün gibi hatırlıyorum 4.5-5 yaşlarında olmalıyım. Onlar o dik yokuşu yavaş yavaş inerken ben arkalarından koşup, onlara seslenip son bir kez el salladığımı sonrasında ise deli gibi ağladığımı yengemlerin ise beni teselli edemediklerini söylemeye gerek yok sanırım.Ağrıya gidiyorlardı.Artık Trabzon da yaşayacaktık.Babamın ,mecburi hizmet sonrası tayinini memleketine istemesinden başka ne doğal olabilirdi ki.İşte bu nedenle ,eşyalarımızı getirmeye gidiyorlardı.

Erkek kardeşimle beni küçük amcamlara bırakmışlardı.Fındık zamanıydı ve fındık zamanı karadenizde yoğun bir telaş olur.Sabah namazı kalkılır,sıkı bir kahvaltı yapıldıktan sonra öğlen azığı hazırlanır ve bahçeye inilir.Eğer toplanacak yer eve yakın ise öğle yemeğinde eve gelinir,değilse bahçede yenilir yemekler.Kardeşimle beni de fındığa götürüyorlardı.Çünki herkes ordaydı evede kimse kalmıyordu.Sırtlarındaki sepetlerden birinde ben ,diğerinde kardeşim küçük birer kral -kralice edasında bahçeye indiriliyorduk.Halimizden çok memnunduk.İstediğimizi yapıyor,koşup oynuyor istediğimiz kadar da fındık yiyorduk.Bir çocuk daha ne isteyebilir.O kadar fındık yemenin sonunda başımda koca koca cıbanlar çıktığını hatırlıyorum.EEE o da işin cilvesi değil mi ,ben razıydım yeter ki daha çok fındık yiyim.

Annemle Babamın gelişi ,lojmana yerleşmemiz ve yeni arkadaşlar.Tam karşımızda 2 kardeş, Ülkü ve Taner,onların yan lojmanında 2 kız kardeş Ayda ve Esra .Kemik ekip biziz.Lojman kardeşliği .Bundan sonra başlayan dönem benim hep özlemle andığım çocukluk anılarımın geçtiği dönem.

2 yorum: