10 Mart 2009 Salı

Geçmiş Zaman Olur ki


Bu kayıt aslında Mevlüt Kandilinin olduğu akşam girecekti ama olmadı taslak halinde kaldı ve ancak bugün yayınlayabiliyorum.

Her kandil akşamı ,her bayram sabahı çocukluğumun o huzur dolu anılarına dönerim ve özlemle anarım.Keşke derim ,keşke o zaman da olsaydım.Benim çocukluğumda İBO isminde bir şarkıcı vardı ,yaştaşlarım hatırlar mı bilmem BENİM BALONLARIM VARDI diye başlayan bir parcası vardı.Orada geçmişe bir özlem ve bir değişimden bahseder ve evet ben bu parcayı çok sık anımsarım.Eski bayramlar mı yok yoksa ben mi yaşlandım.Eski kandiller mi yok yoksa ben mi büyüdüm.Çocuklarım ne hissediyor,bu günleri huzur dolu mu hatırlayacaklar.Bu günler ile ilgili ne hatırlayacaklar,ben ne hatırlıyorum...

Anneannemin evi Aksarayda Hor Hor caddesinde Molla Hüsrev Sokaktaydı,tuhaf gelebilir ama çocukluğumda bu adres benim için bir övünc kaynağıydı.Her hangi bir şekilde adresi biryerlerde söylemek zorunda kalırsam muhakkak bir yorum gelirdi adresle ilgili,bir de apartımanın adı Huzur olursa adresin şifresi tamamlanmış olurdu.Sanki eski çağlara acılan gizli bir geçit gibi.Bazen oraya gider evin içerisinde dolaşırım ama bu moda tabir ile sanal bir dolaşma-orası satılalı yıllar oldu -her odayı dolaşır,mutfakta su içer,sıcak yaz akşamlarında yaptığımız gibi arkadaki serin odada camı acar,oradaki yatağın üzerine uzanır ifil ifil yatarım.Bazen de evin ön tarafında bulunan salonu boydan boya kaplayan o büyük camın önünde durur akşam kızıllığının istanbul'un üzerine inmesini seyrederim.

Kandil günleri sabah erkenden 2 yengem gelir,akşam için hazırlıklar başlardı.Yemekler yapılır ,tatlılar hazırlanırdı.Evdeki telaş huzurun ve birlikteliğin habercisi olurdu.Akşam saatleri yaklaştığında artık masa kurulmuş olurdu,evdeki herkes oruçlu olduğu için o büyük camın önündeki koltuklara oturulur yavaş yavaş inen akşam kızıllığında akşam ezanı ve erkeklerin gelmesi beklenirdi.Ve işte büyük dayım geliyor ,mahalleye girişte havalı kornası çalmaya başlar ben geldim derdi.Yemekler ateşe konur ,ısıtılmaya başlanırdı yavaş yavaş.Küçük dayım sessiz sessiz gelirdi bir bakarsınız kapıda ama onun en küçük oğlu asansörü bile beklemeye dayanamaz merdivenleri ikişer üçer çıkarak kapıyı yumruklardı.Büyük dayımın küçük oğluda aynı şekilde bir telaşla eve girer doğru buzdolabına ne var ne yok diye araştırmaya.Tahmin edersiniz tuvalette bir sıra bir sıra...

Dedem salonda büyük koltuklardan birinde oturur.İki yanında iki oğlu,gururlu olduğunu her tavrından hissedersiniz.Her zaman ki gibi koyu bir sohbet başlamış.Konu -şu hükümetin durumu ne olacak-dayımlar iki farklı kutup tartışma böyle sürer gider bırakırsanız ve işte ezan okunmaya başladı.Herkes masa başında yerini aldığında ben, o günleri bu kadar özlemle anacağımı bilmeden zaman çabucak akıp gidiyor.Yemekte gene koyu sohmet devam ediyor ama asla siyasi konular değil ,daha sıradan daha günlük mevzular konuşulur.Tabakların biri gider biri gelir.Tabi servis yapan o biri herzaman sona kalır,yaşım ilerledikçe o ben oldum.

Yemek sonrası kılınan namaz ve mevlüt dinlemek için televizyonun karşısına geçiş.Bu kandil akşamlarından yalnızca bir tanesi,kimi zaman Sultanahmete gidilirdi yemek sonrasında,kimi zaman erkekler yakındaki camiye giderdi.

Şimdi mesafeler ve zaman herşeyi değiştirdi, bir yalnızlık ve boşluk var .Kandil akşamlarında geçmişe bir özlem var benim için.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder